Geleneksel toplum düzeninde hayata dair bilgilerin, tecrübelerin, erdem ve toplumsal rollerin gelecek nesillere aktarilmasi isi ailenin en yasli bireylerine aittir. Özellikle ilkel topluluklarda ailenin ya da kabilenin henüz genç olan üyeleri disarida avcilik ve toplayicilikla ilgilenirken, yaslilar çocuklara ve henüz erginlenmemis gençlere göz kulak olmak ve onlarin egitimi ile ilgilenmekle mükelleftir.
Yasli ve bilge olanin isi gece çöküp gündelik kosusturma sona erdiginde de henüz bitmemistir, atesin basinda anlatilan hikâyeler yukarida saydigim aktarimlari tazeleyerek perçinler. Bu sayede tecrübe, bilgi ve gelenek sonsuza dek, Dünya durdukça kendini yineleyecektir.
Gelisim ve degisimin çok daha hizli oldugu makro-modern toplumlarda ise bilge ihtiyarin yerini okul ve ögretmen alir. Üstelik gelisen devasa teknoloji ve özellikle internet sayesinde artik tüm kusaklar eszamanli bir biçimlenme hâlindeler. Enformasyon öyle hizlidir ki takip etmek toplumun yasli bireylerince zorlasabilir ve genellikle gençlerin gerisinde kalirlar çünkü artik dünya tek bir kusagin taniyabileceginden çok daha hizli degismektedir. ''Degisen dünya degil, insanliktir'' diye düsünebilirsiniz ama hayir! Birkaç yüzyil önce bu dogru olabilirdi fakat artik degisen dünyanin ta kendisidir. Iste bu yüzden kusaklararasi uçurum eskiden oldugundan çok daha yogun biçimde yasanir. Bu durumda yasli bireyler artik gençler için ''her seyi bilen bilgeler'' degildir. Insanlik, hizla kisinin anonim bir kisi, toplumun küçücük bir parçasi oldugu küçük toplumlarin bireyi toplum varligi için adayan kolektif ve homojen yasam biçiminden koparak sahsiyetçiligin ve birbirinden farkli olabilme özgürlügünün limanlarina yaklasmaktadir. Neyse ki degisimi gözlemleyebilecek kadar yasayacagiz ve ayak uydurmaya mecburuz ''Aut disce aut discede''…